Mimarlığın temelini oluşturan, barınma ihtiyacı ile ortaya çıkan konut, hayat düzenimizi oluştururken yaşam biçimimizi de şekillendirir. Bu şekillenme kültürel oluşumun temel göstergesidir. Kültürel çevre, fiziki çevre ve sosyo-ekonomik çevrenin etkileri ile biçimlenen konut, kendi tarihselliği içinde değerlendirildiğinde bulunduğu ‘yer’ e ait kendine özgü bir kimlik kazanır. Türkiye’de kırsal yerleşmeler coğrafyası incelendiğinde çok çeşitlilik gösteren bir harita ile karşılaşılır. Nitekim benzer doğal şartlara sahip olan bölgelerde dahi farklı kültürlerin etkisi ile farklı plan şemaları, farklı malzemeler ve farklı fiziki görünümlerle karşılaşılmaktadır. Bu da geleneksel yaşamın ne kadar zengin olduğunu ve çeşitlilik gösterdiğini ortaya koyar. Kendi tarihselliği içerisinde bu kadar zengin bir yapısı olan geleneksel konut mimarisi, günümüz bakış açısı ile ele alındığında daha da önemli hale gelmektedir. Her biri kendi içerisinde özgün olan bu yapılar, gerek doğal şartlar gerekse bakımsız bırakılarak zarar görmekte, hatta yok olmaktadır. Günümüz teknolojisi ve hızlı yapılaşma ile yerel malzeme ve yerel yapı teknikleri önemini yitirmekte ve ‘yer’e özgü olmayan, hiçbir mimari kaygısı bulunmayan yapılar üretilmektedir. Anadolu’nun binlerce yıllık yaşama biçimi ve geleneklerini yansıtan bu kültürel miras, temelde Anadolu Türkmen Kültürü ile Osmanlı Kültürü’nün bir sentezi niteliğini taşıyan, Mimar Sedad Hakkı Eldem’in tanımıyla kendi özellikleri ile var olmuş “Türk Evi”, Mimar Doğan Kuban’ın deyimiyle ise karmaşık yapı teknikleri ile inşa edilen, taşıyıcı sistemi ahşap olan, “Hayatlı Ev” olarak isimlendirilen konut tipi ve türevleridir. Ancak çok köklü bir tarihi altyapısı olan ülkemizin farklı bölgelerinde Türklerden önceki yapı geleneklerini yansıtan çok sayıda konuta da rastlanmaktadır. Kırsal alanlarda sıklıkla karşılaşılan kerpiç yapı geleneğinin ise Anadolu’daki en eski kültür katmanının temsilcilerinden birisi olduğu söylenebilir. Bu kapsamda geleneksel yaşam biçimlerinin gerektirdiği mekânsal organizasyon ve fiziki görünümün modern yaklaşım ile yeniden yorumlanacağı bir yapı biçimi ortaya konulmuştur. Bu biçimleniş ile geleneksel yapı tekniklerinin yeni yapım teknolojileri ile nasıl hayata geçirileceği, modern hayatın beraberinde getirdiği mekânsal kullanımlar ve değişen ihtiyaçların, var olan plan şeması ile nasıl uyum sağlayacağı sorunları üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Geleneksel konut ve yerleşim dokunun sürdürülebilir bir anlayışla kırsal alanlarda geleneksel mimarinin yaşatılması, çağdaş kullanım kriterlerine uygunluğu ile mümkün olacaktır. Fiziksel ve mekânsal özelliklerinin yaşatılması bağlamında, yeni yapı teknolojileri ile geleneksel yapım tekniklerinin yorumlanmasına dayanan bu çalışma ile görsel bir zenginlik ve kültürel bir devamlılığın sağlanması amaçlanmaktadır. Bu çalışmada, yöresel doku ve mimari özelliklerin belirlenmesi ve yaygınlaştırılması kapsamında, Amasya, Balıkesir, Bursa, Edirne, Karabük, Rize, Trabzon İlleri ele alınmış olup, yörelerin mimari kimliklerini oluşturan unsurlar araştırılmıştır. Ulaşılan sonuçlar ile Amasya, Karabük, Rize İlleri için 15 tip konut ve Balıkesir, Bursa, Edirne, Trabzon İlleri için ise 12 şer tip konutun yanında 3 adet köy konağı projesi elde edilmiştir. Rehber niteliğinde olan bu çalışma ile ülke genelinde sürdürülebilir bir tarihi çevre ve kırsal alanlarda ‘yer’e ait, yöresel bir siluet oluşturulmak amaçlanmaktadır.
Yayın Kurulu Yöresel Mimari Özelliklere Uygun Konut Projeleri - 1 Kitabı
|